Türkiye'nin en kalabalık şehri ve ekonomik merkezi olan İstanbul, son bir yıl içerisinde kaydettiği göç rakamlarıyla dikkat çekiyor. 2022 yılı itibarıyla İstanbul'u terk eden kişi sayısı 369 bin 453'e ulaştı. Bu rakam, birçok kişinin aklındaki 'İstanbul'da neden bu kadar çok kişi şehirden ayrılıyor?' sorularını gündeme getiriyor. Yüksek yaşam maliyetleri, ulaşım sorunları ve işsizlik gibi sebepler, bu büyük göçün ardındaki önemli etkenler arasında yer alıyor. Ancak İstanbul'u terk edenlerin profili ve bu göç dalgasının toplumsal etkileri de gözlemlenmesi gereken unsurlar.
İstanbul, sunduğu kültürel ve ekonomik olanaklarla dünyanın dört bir yanından insanları kendine çekmekte, ancak son yıllarda yaşam koşullarının zorluğu bu kenti terketmeye iten nedenlerin başında geliyor. Türkiye genelinde yükselen enflasyon oranları, gıda ve kiralama fiyatlarındaki artış, birçok aile ve birey için İstanbul'da hayatı çekilmez hale getiriyor. Şehirdeki yaşam alanlarının daralması, trafik yoğunluğu ve altyapı eksiklikleri de göçün bir diğer nedeni. Özellikle genç aileler ve işe yeni başlayan bireyler, daha sakin ve uygun maliyetli yaşam alanlarına yönelmekte. Ayrıca, birçok kişi iş imkanlarının İstanbul dışında daha elverişli olduğuna inanarak, başka şehirlere taşınmanın daha mantıklı olduğunu değerlendiriyor.
369 bin 453 kişinin İstanbul'dan ayrılması, şehrin sosyal dokusunda önemli değişimlere neden olabilecek bir durum. Göç, hem eğitim sistemini hem sağlık hizmetlerini hem de sosyal hayatı etkileyebilir. Birçok işletme, azalan müşteri potansiyeli nedeniyle iş yapma konusunda zorluk yaşayabilir. Genç nüfusu ve dinamik insan yapısını kaybetme riski, İstanbul’un ekonomik geleceğini de sorgulatıyor. Özellikle gençlerin daha uygun yaşam koşullarına sahip olan şehirlere yönelmesi, İstanbul'daki eğitim ve iş gücü istihdamını doğrudan etkileyebilir. Bu dalga, yalnızca İstanbul için değil, tüm Türkiye için ciddi bir uyarı niteliği taşımaktadır. Öne çıkan diğer şehirler ise Antalya, İzmir gibi tatil beldeleri ve Bursa, Kayseri gibi sanayi şehirleri oluyor. Bu değişimler, diğer şehirlerin gelişimine katkıda bulunurken, İstanbul'un büyüme dinamiklerini de sorgulanır hale getirmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul'un büyüklüğü ve çeşitliliği, onu cazibe merkezi haline getirse de, yaşam koşullarındaki zorluklar ve ekonomik belirsizlikler, insanların başka şehirlere yönelmesine sebep olabiliyor. Bu noktada, İstanbul'u daha yaşanabilir hale getirmek adına yerel yönetimlerin, kamu politikalarının ve toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket etmesi son derece önemlidir. Aksi halde, bu göç dalgası devam edecek ve İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusu daha fazla zarar görecektir. İstanbul'un geleceğinin inşasında halkın ve idarecilerin el birliği yapması, sürdürülebilir bir şehir hayatını garanti altına alabilmek adına kritik bir öneme sahip olacaktır.